Geleneksel formüllerin tekrar bedel kazandığı günümüzde, eski tarz alışkanlıklar da tekrar gündeme geliyor. Bunlardan biri de ayranı bakır bardakta içmek. Bu alışkanlık, gerçek şuurla uygulanmadığında önemli sıhhat problemlerine yol açabilir.
Bakır, yüzyıllardır mutfak eşyalarında kullanılan bir metal ve bunun birtakım sebepleri var. Antibakteriyel özellikleri sayesinde kimi bakterilerin etrafa tutunması zorlaşmaya başlar. Böylelikle içeceklerin daha hijyenik bir ortamda tüketilmesini sağlar.
Ayrıca, bakırın bedenimiz için eser ölçüde gereksinim duyulan bir mineral olduğu da biliniyor. Az ölçüde bakır iyonunun içeceğe karışması, kimilerine nazaran bağışıklık sistemini destekleyebilir ve sindirimi rahatlatabilir. Alışılmış ki bu yararlar, denetimli ve şuurlu kullanımda geçerli. Pekala aksi olduğunda ne oluyor?
Ayran üzere asidik içecekler, bakırla kimyasal bir etkileşime girebilir. Bu etkileşim, bakır iyonlarının içeceğe karışmasına neden olabilir. Şayet bakır bardakları sık sık ve uzun periyodik kullanırsanız, bu iyonlar bedeninizde birikmeye başlar. Bu durum elbette ki aşırılıktan ötürü ortaya çıkar.
Aşırı bakır alımı, yani bakır zehirlenmesi, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı üzere problemlere yol açabilir. Daha uzun vadede ise karaciğer ve böbrek üzere organlarda sorunlar taşıyabilir. Bilhassa kaplamasız, saf bakır bardaklarda bu risk daha yüksek.
Bakır bardakta ayran içmekten büsbütün vazgeçmek zorunda değilsiniz, fakat birtakım kurallara uymanız gerekiyor. Birinci olarak, bakır bardağınızın iç yüzeyinin kaplamalı olup olmadığını denetim etmeyi unutmayın. Gümüş yahut kalay kaplama, bakırın içecekle temasını azaltabilir.
Bardağı temizlerken de asidik unsurlar (limon, sirke gibi) yerine yumuşak bir deterjan ve su tercih edin, aşındırıcı hususlar bakırı bozabilir. Bu nedenle hem paklığına hem de tüketme sıklığınıza dikkat edin.
