Özel, “Bu meydan politik hafızası çok güçlü bir meydan. Hürriyet gayretinin, özgürlük çabasının kalbi burası. Her şey burada başladı. Bu meydanda direniş var. Bu meydanda itiraz var. Malum büyük bir çabanın içindeyiz. Çabamız demokrasiye dair. Özgürlüğe dair. Birileri bizim sokakta olmamızdan, hatta şeytanlaştırarak ‘Sokağa mı çağırıyorsun gençleri?’ dedi. Dedim ki o vakit 19 Mart akşamında, ‘Sen şayet bunu yapıyorsan bize, demokrasiye, gençlere. Sen bir diploma iptali ile bu ülkede devletin verdiği her kağıdı değersizleştiriyorsan, geleceği çalıyorsan, evet ben de sokağa çağırıyorum herkesi.’ Şayet o gün üniversiteler sel olup gelmeseydi, gençlerden yürek alıp o meydan dolmasaydı, İstanbul’un geleceğine, Türkiye’nin geleceğine umut olmasaydınız, geleceğinize sahip çıkmasaydınız artık umut yoktu, moraller bozuktu, hepimiz evlerdeydik. Bu ülkenin yarınlarını kurtardınız. Hepinizin önünde hürmetle eğiliyorum” dedi. 

Özel şöyle devam etti: “Bu çabadan korkanlar, muhalefet konutuna dönsün isteyenler asla ve asla teslim olmayacağımızı görünce bize bir mektup yazdılar. Mektubu da eli kanlı bir katille, bir evlat katili ile yolladılar. Şunu söylüyorlar, ‘Bak, başımızı bozarsanız, direnmeye devam ederseniz bak ne yapıyorum. Bir katili yanına yolluyorum, onun şimdiki çıplak ellerini senin gözüne kadar getiriyorum.’ İşte o mektuba bir karşılık vermek icap ediyordu, mektubu aldım, okudum, anladım ve yazanlara yanıtım: Beyazıt Meydanı’dır. Ekrem Başkan’ı alıp da gelene kadar, İstanbul Üniversitesi’nden verilmiş helal diplomayı geri alana kadar, hak ettiğimiz seçim sandığını getirip iktidarı değiştirene kadar meydandayım, sokaktayım, uğraşın içindeyim.”