Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Takvimler 1970’li yılları gösterirken Güney Florida’nın mangrov bataklıklarında ve haliç bölgelerinde yaşayan Amerikan timsahlarının sayısı, çok avlanma ve ömür alanı tahribatı nedeniyle 300’ün altına düştü. Bu durum da 1975 yılında Amerikan timsahlarının kuşaklarının tükenme tehlikesini beraberinde getirdi. Ancak yalnızca iki yıl sonra hiç kimsenin beklenmediği bir gelişme yaşandı. Miami’nin yaklaşık 40 kilometre güneyinde bulunan Turkey Point Nükleer Üretim İstasyonu’ndaki çalışanlar, santralin soğutma kanalları ağının ortasında timsah yuvasına rastladılar. Pekala ancak yüzlerce timsah yuva olarak neden santrali seçmişti?
1960’larda inşa edilen Turkey Point, Florida’nın sulak alanlarında yer alıyor. Timsahların bölgedeki varlığı ise 1976 yılına dayanıyor. Santrali işleten şirket olan Florida Power & Light Co. (FPL), bu alışılmadık hayat alanına yerleşen timsahları izlemek ve korumak için bir program kurdu. Bu programla şirket, şimdiye kadar 8 binden fazla timsah yavrusunu tabiata bıraktı. Kelam konusu vakitten bu yana santralin yerleşik timsah popülasyonu süratle arttı.
Timsahların, Turkey Point’te memnun bir formda yaşamasının pek çok nedeni bulunuyor. Nükleer tesisin yapay ortamı, bölgedeki timsahlar için sürpriz bir ömür alanı oluşturuyor. Santralin ısısını uzaklaştıran ve 2 bin 700 dönümlük bir alanı kaplayan karmaşık soğutma kanalları, timsahlar ve öteki mahallî hayvanlar için inançlı bir ortam sunuyor. Ayrıyeten sabit su düzeyi yuvanın su altında kalma riskini azaltıyor. Bunun yanı sıra insan müdahalesinden ve öbür hayvanların saldırısından nispeten uzakta yer alıyorlar.
33 TİMSAH YUVASI YAPILDI
Nükleer santrallerin çevresel bir tehdit oluşturduğu fikrinin bilakis, Turkey Point keyifli türlerin korunmasına yardımcı olan bir örnek teşkil ediyor. Bundan iki yıl evvel Turkey Point’teki kanallarda 33 timsah yuvası yapıldı ve özgür bırakılan yavru sayısı 512’ye ulaşarak büyük bir muvaffakiyete imza atıldı. Bu aslında çeşidin müdafaa altına alınması için olağanüstü bir gelişme. Zira Amerikan timsahları, Güney Florida’dan Orta Amerika’ya kadar geniş bir alanda ender görülen ve tehlike altında bir tıp olarak kabul ediliyor.
KUSURSUZ BİR SIĞINAK DEĞİL
Turkey Point nükleer üretim istasyon, en fazla timsah yuvalama alanlarından biri olarak Florida’da tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Aslında kelam konusu bu ortam, her ne kadar inançlı görünse de timsahlar için kusursuz bir sığınak değil. Zira kanal sistemindeki makûs su kalitesinin, timsahlar üzerinde olumsuz tesirler doğurduğu ortaya çıktı. Bu durum da ekosistem konusunda kimi tasaları gündeme getiriyor. 2010’larda, sudaki tuzluluk artışı, besin zincirinde bir dalgalanmaya yol açtığı üzere birtakım timsahların da açlıktan hayatlarını kaybetmesine sebep oldu. Bu üzere çevresel zorluklar, timsahların hayat uğraşını oldukça zorlaştırıyor. Pekala bölgesel doğal izolasyonu timsahlar için çok değerli olan santralin ismi neden Turkey Point?
Turkey Point, Delhi Township’te Erie Gölü’nün kuzey kıyısında yaklaşık üç kilometrelik kumlu bir plajda yer alıyor. John Graves Simcoe, 1795’te bölgeden geçerken yabani hindi bolluğu nedeniyle buraya Turkey Point ismini verdi. Londra Bölgesi’nin başşehri oldu. Adliye binası inşa edildi ve 1815’te Vittoria’ya taşınana kadar orada kaldı. 1959’da, bölgenin doğal hoşluğunu muhafazaya yardımcı olmak için Turkey Point Eyalet Parkı kuruldu. Yıllarca avlandıktan sonra, John Graves Simcoe’nin bir vakitler gördüğü yabani hindi bolluğu ortadan kalkmaya başladı. 1984 ile 1987 yılları ortasında, kuşları yine çoğaltma gayretiyle 276 hindi Amerika Birleşik Devletleri’nden getirildi ve Ontario’ya bırakıldı. Şu anda bölgenin doğal izolasyonu, timsahlar için çok değerli.
HEM SIĞINAK HEM DE MÜDAFAA ALANI
Nükleer santrallerin çevresel bir tehdit oluşturduğu fikrinin tersine, Turkey Point çeşitlerin korunmasına yardımcı olan bir örnek teşkil ediyor. Zira nükleer istasyon, alışılmadık bir biçimde timsahlar için hem bir sığınak hem de müdafaa alanı fonksiyonu görüyor. Tabii ekosistemin korunması için dikkatli bir halde izleme ve idare gerektiğini de unutmamak gerek. Gelişen bu popülasyonun geleceği, insanların müdahaleleriyle şekilleneceği üzere çevresel zorluklara karşı dikkatli bir yaklaşım benimsenmeli.
