ASLIHAN ALTAY KARATAŞ/ANKARA- Yeni anayasanın ruhu ile ilgili “Ne 1921 ne 1924’tür. Yeni anayasa 2023 ruhuna sahip olmalıdır. 2053 ve 2071 vizyonlarımıza uygun olarak geleceği de kucaklayan bir ideolojiyle hazırlanmalıdır” diyen Uçum, “Savaş şartlarında kabul edilen veya tek parti nizamına çerçeve oluşturan anayasalardan kurucu prensipleri korumak dışında yeni anayasa için belirleyici düzeyde esin almak hem mümkün değildir hem de uygun değildir” tespitinde bulundu.
Günümüzde anayasanın bireyin haklarını muhafazanın yanı sıra ulusal devleti, ulusal hukuku, ulusal yargıyı da korumak zorunda olduğunun altını çizen Uçum, “Milli devlet, ulusal hukuk ve ulusal yargıyı zayıflatan bir anayasal sistem ülkenin bağımsızlığını tehdit eden bir anayasal risk oluşturur. Bu riski müspet hukuk açısından ortadan kaldırmak için anayasanın öncelikle ülkenin bağımsızlığını ve bağımsızlığın ana güçlerinin başında gelen milletin birliğini garanti altına alması gerekir” görüşünü lisana getirdi.
TÜRKÇE DIŞINDAKİ LİSANLARIN ÖĞRETİMİ
Uçum, “Milli kimliği ve tarih şuurunu koruma ederek, ulusal kimlik üzerinden toplumsal birliği sağlayarak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Türkiye halkından oluşan Türk milletinin ismi korunarak teminat altına alınır. Türkiye halkı çeşitliliğimizin, Türk milleti birliğimizin teminatıdır” dedi. ‘Devletin dili’ konusunda Uçum, “Milli birliğimizin harcı olan Türkçe, devletin lisanı yani tek resmi lisan halinde koruma edilerek teminat altına alınır. Türkiye’de Kürtçe dahil günlük ömürde kullanılan öbür lisan ve lehçelerin öğretimine ait tüzel bir sorun yoktur. Mevcut türel durum ‘günlük ömürde kullanılan öteki lisanlar ve lehçelerin öğretimine ait konular kanunla düzenlenir’ halinde bir karar, anayasaya konabilir” değerlendirmesinde bulundu.
